1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'daki kültürel yaşamın yeni yüzleri

24 Ekim 2011

Sinema yönetmeni Fatih Akın, oyuncu Sibel Kekilli, yazar Feridun Zaimoğlu, şarkıcı Muhabbet... Almanya’daki kültürel hayata katkı sağlayan bu isimlerin ortak özelliği Türk kökenli ailelere sahip olmaları.

https://p.dw.com/p/12xXi
Fatih Akın
Fatih AkınFotoğraf: AP

2004 yılındaki Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı’yı Fatih Akın’ın yönetmenliğini yaptığı “Duvara Karşı” filminin kazanması büyük bir sürpriz olmuştu. Hamburg doğumlu Türk kökenli bir yönetmen sayesinde 18 yıl aradan sonra ilk kez bir Alman filmi Altın Ayı almıştı. Yönettiği ve prodüktörlüğünü yaptığı filmlerle Alman sinemasına yeni bir soluk getiren Fatih Akın, bugün çok sayıda ödülün sahibi ve uluslararası düzeyde tanınan bir isim. Fatih Akın’ın yanı sıra Züli Aladağ, Buket Alakuş, Ayşe Polat, Yasemin Şamdereli Almanya’da dikkat çeken Türk kökenli yönetmenler arasında yer alıyor. Berlin Sanatlar Akademisi Program Müdürü Johannes Odenthal, Türk kökenlilerin sinemaya katkısının büyük olduğunu söylüyor. Odenthal, “özellikle Fatih Akın’ın filmleri sayesinde, Alman toplumuna yeni bir bakış açısıyla yaklaşıldı. Bu filmleri, Alman kültürünün yüz akı şeklinde tanımlayabilirim” diyor.

Tiyatroda Türklere pek yer yok


Johannes Odenthal, sinemada Fatih Akın’ın yarattığı etkinin, tiyatroda ise Berlin'in Kreuzberg semtindeki Ballhaus Naunynstrasse adlı tiyatroda görüldüğünü söylüyor. Çoğunlukla Türk kökenli yönetmen ve senaristlerin oyunlarının sahnelendiği tiyatro, Odenthal’a göre, “Alman kültürünü ters yüz edip, yeni bir bakış açısı” getiriyor. Ancak bu tiyatronun bir istisna olduğuna dikkat çeken Odenthal, Türk kökenlilerin Alman tiyatrolarında pek yer alamadıklarını ifade ediyor.

Feridun Zaimoğlu
Feridun ZaimoğluFotoğraf: picture-alliance/dpa

Odenthal, görsel sanatlar alanında da Nezaket Ekici, Ali Kepenek gibi isimlerin, geçmişlerini, ailelerinin yaşamlarını işlerine yansıtarak yeni bir perspektif sunduklarını ifade ediyor. Ancak Odenthal, bu sanatçıların sunduğu zenginliğin çoğunluk toplumu tarafından pek görülmediğini dile getiriyor. “Bu noktada çok heyecan verici, kısmen kritik bir geçiş dönemindeyiz. Almanya’da yaşayan insanların giderek alışması ve bizi zenginleştirdiğini görmesi gereken durum, yurttaşlarımızın sadece Müller ve Meyer değil, artık Kepenek veya Ekici adını da taşıyor olmaları.”

Edebiyata yeni bir soluk


Johannes Odenthal, edebiyat alanında da Almanca yazan Emine Sevgi Özdamar, Zafer Şenocak, Feridun Zaimoğlu gibi isimlerin Alman edebiyatını zenginleştirdiğini söylüyor.

DJ İpek
DJ İpekFotoğraf: Tscheqloff

Örneğin, Feridun Zaimoğlu’nun Almanya’daki ikinci ve üçüncü kuşak Türk gençlerinin diliyle kaleme aldığı “Kanak Dili” (Kanak Sprak) adlı kitabı 1995 yılında yayınlandığında, edebi açıdan önemsiz sayılmıştı. Ancak Zaimoğlu bugün eleştirmenler tarafından “çağdaş Alman edebiyatının en önemli yazarları” arasında gösteriliyor. Kafa Örtüsü, Leyla, Aşk Yanığı gibi romanları Türkçe’ye de çevrilen Feridun Zaimoğlu, bir Alman’ın intikamını anlatan “Kurum” (Ruß) adlı son romanıyla gündemde. Bu kitap bir göç hikâyesi anlatmıyor.

Zaimoğlu da, Türk kökenlilerden artık göç hikâyeleri beklenmediğine dikkat çekiyor. “Bir yerde de fark ettiler artık bizlere de gına geldi. Biz ne yaptık, Almanya’daki bu göçmen gerçeğini konu ettik. Ama eski imajlardan, eski klişelerden koptuk, başka başka yerlere gittik. Bunu da gördüler ve bir değişim var. Ben tabii ki buna çok seviniyorum.”


Türk müziği, etnik müzik

Johannes Odenthal
Johannes OdenthalFotoğraf: DW

Müzik alanında ise Almanya’da yaşayan Türkler, Almanca şarkılar söylemeye başladığında dikkati çekti. Ancak Türk kökenli müzisyenler hâlâ etnik müzik kategorisine konuyor ve pop müzik listelerindeki pek yer alamıyor. 90’ların başında çıkış yapan ilk Türk kökenli hip hop grubu Fresh Familee oldu, ardından Aziza A, Erci E, Sultan Tunç gibi isimler ün yaptı. Berlinli DJ İpek’e göre, Almanya’daki Türk kökenlilerin kendilerini en iyi ifade ettikleri müzik türü hip hop, yarattıkları müzik tarzı ise R’n’Besk oldu.

“R’n’Besk kendisine ait, ikinci nesilden, üçüncü nesilden doğan bir müzik türü diyebiliriz. R’n’Besk, R’n’B beatlerini kullanıp, biraz arabesk, tınıları ve ezgileri araya koyup, hip hopu biraz arabeskimsi söylemek diyebilirim. Benim de çok hoşuma giden bir stil bu. Muhabbet de bunu çok iyi yapan bir çocuk.” Muhabbet, Almanya'da R'n'Besk adı verilen müziğin öncüsü sayılıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Jülide Danışman / Berlin

Editör: Başak Özay