1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“Suriye bildiğiniz gibi”

İbrahim Muhammed/DW26 Nisan 2007

Geçen Pazar ve Pazartesi günleri Suriye'de geçen yapılan genel seçimleri, beklendiği üzere iktidardaki koalisyon partileri kazandı. İçişleri Bakanı Basam Abdülmecid, meclisteki 250 sandalyenin 172'sini Baas öncülüğündeki Ulusal İlerici Cephe'nin elde ettiğini açıkladı. 78 sandalye de bağımsızlara gitti. Ulusal İlerici Cephe, 1973'te kurulduğundan bu yana bütün seçimleri kazandı. Baas partisi, 1963'ten bu yana iktidarda bulunuyor. Eski mecliste koalisyon partilerinin 167, bağımsızların 83 sandalyesi vardı. DW Arapça Servisi editörlerinden İbrahim Muhammed’in yorumu...

https://p.dw.com/p/AZl8

Suriye’de geçen yapılan seçimlerin hemen ardından, Şam yönetiminin Lübnan politikasını eleştirdiği gerekçesiyle insan hakları savunucusu avukat Enver El Bunni’nin beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Bu Batı ülkelerinin, Suriye yönetimini bir kez daha eleştirmelerine neden oldu ve AB Dönem Başkanı Almanya, bu olay nedeniyle derin endişe duyduğunu dile getirdi. Devlet başkanlığı görevini devralırken bundan tam yedi yıl önce Beşar Esad demokratik reformlar için söz vermişti. Ancak sonucu belli olan göstermelik son parlamento seçimleri Suriye’nin demokrasiden hala uzak olduğunu gösteriyor.

Suriye’de yapılan seçimler, Beşar Esad’ın iktidarı devraldığı 2000 yılının yazından bu yana yapılan ikinci parlamento seçimleri. Gözlemciler ve basında yer alan haberlere göre halkın bu seçimlere katılımı oldukça azdı. Ama Suriyelilerin ilgisizliği bir sürpriz değil.

Zira dört yıl önce yapılan son seçimler gibi yine sonucun değişmeyeceğini biliyorlar. Beşar Esad’ın babası ve eski Devlet Başkanı Hafız Esad’ın 1970’lerin başında kurduğu ve eski Demokratik Almanya Cumhuriyet’indeki devlet partisi SED’in bir örneği olan Ulusal İlerleme Cephesi ve seçimler eski Doğu Almanya’da yapılan seçimler kadar ‘bağımsız’. Baas Partisi ve müttefikleri, parlamentodaki 250 sandalyenin üçte ikisini rezerve etmiş durumda.

167 sandalyeden 123’ü Baas Partisi’nin, 35 sandalye de milliyetçiler ve komünistlerin oluşturduğu diğer Cephe partilerinin diğer üyelerine ait. Parlamentoda geriye kalan 85 sandalye ise partisi olmayan adaylara ayrılmış durumda. Ve onların büyük çoğuluğu da çıkarları doğrultusunda hükümete yakın duran tüccar, sanayici, avukat ve doktorlar. İşte bu adaylar da seçim kampanyaları boyunca işsizlik, yolsuzluk ve diğer toplumsal sorunları tartışmaktansa, çay, kahve ve tatlı dağıtmayı tercih ettiler. Nüfusun büyük bir çoğunluğuna göre ise bu sorunlar ülkede her geçen gün daha da büyüyor. Bu, iş piyasasına her yıl giren 250 bin gencin de fikri aynı zamanda.

Ve resmi seçim sonuçlarının söylediği ise her zaman aynı: Yeni parlamento, yine Suriyelilerin arzularına ve beklentilerini karşılamayacak. Ve böyle bir seçimle birlikte Suriye bir kez daha politik reformları kaçırmış oldu ve Beşar Esad’ın 2000 yılında devlet başkanlığı görevini devralırken verdiği reform sözleri yine yerine getirilmedi. Bu bu reformlar da daha çok dine bağlı olmayan siyasi partileri, aynı zamanda basın ve düşünce özgürlüğünü ilgilendiren konulardı. Bu atılımlar yerine Şam’da durağan bir politika hakimiyet sürdü.

Bu, ilk aşamada yapılan yapılan ve olumlu sonuçlar veren küçük ekonomik reformların boşa çıkması tehlikesini yaratıyor. Bunlar, Baas Partisi’nin iktidara geldiği 40 yıldan bu yana ilk kez özel sektör güçlenirilmesi ve bir orta sınıfın oluşturulmasıydı. Bu, gelecekte politik ve toplumsal değişimlerin bir motoru olabilirdi. Şam’daki hükümet çevreleri ise bu reformların neden yapılmadığına ilişkin olarak ABD’den gelen tehditleri gerekçe gösteriyor. Onlara göre, reformların, çabaların aksamasının en büyük nedeni bu.