1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Bir yaşam tarzı: St. Pauli

17 Ağustos 2010

En son 2001/2002 sezonunda Bundesliga’da mücadele eden Hamburg kentinin semt takımı St. Pauli, birinci lige yine renk katmaya hazırlanıyor. St. Pauli taraftarı olmak, kendine özgü bir yaşam tarzını da simgeliyor.

https://p.dw.com/p/OpD8
Kulüp bu yıl 100'üncü yaşını kutluyor.

Almanya'da üst liglerdeki profesyonel semt takımlarının sayısı iki elin parmaklarını geçmez. Türkiye’de Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe, Göztepe, Karşıyaka, Kasımpaşa, Sarıyer, Zeytinburnu gibi belirli bir semtin adını taşıyan takımlar son derece olağan karşılanırken Almanya’da her kentin genelde bir üst düzey takımı vardır. Köln kenti denince FC Köln, Frankfurt denince Eintracht Frankfurt, Münih denince Bayern Münih, Stuttgart denince VfB Stuttgart gelir akla hemen. Gerçi söz konusu şehirlerde Fortuna Köln, FSV Frankfurt, 1860 Münih ve Stuttgarter Kickers gibi kulüpler de vardır ancak bu takımlar daha ziyade kentle aynı adı taşıyan “ikinci kulüp“ olmanın ötesinde bir anlam ifade etmezler. Semt takımı olup da kentin tümünü temsil eden tek üst düzey kulüp, Gelsenkirchen kentinin Schalke 04 ekibidir.

Reeperbahn Hamburg
Reeperbahn, gece hayatıyla ünlü.Fotoğraf: dpa

Nev-i şahsına münhasır semt

Büyükşehirler içinde “ağabeyine“ kafa tutmayı başaran tek üst düzey semt kulübüyse Hamburg’un FC St. Pauli (Sankt Pauli) takımıdır. Almanya’ya hiç gelmemiş olanlar dahi belli başlı kentlerin dışında bu ülkeden iki semtin adını mutlaka duymuştur. Bunlardan biri başkent Berlin’deki Kreuzberg (nâm-ı diğer Küçük İstanbul) diğeri de Avrupa’nın en ünlü eğlence merkezlerinden biri olan Hamburg’un St. Pauli semtidir. Kimileri adını “Zankt Pauli“ diye telaffuz eder, kimileri “Sen Pauli“ olarak…

St. Pauli isminin ilham kaynağı ise semtin bügünkü şöhreti gözönünde bulundurulduğunda ilginç bir tezat oluşturuyor. Hz. İsa’nın havarilerinden ve aslen Tarsuslu olan Aziz Paulus’un adını taşıyan semtteki Reeperbahn bölgesi, bugün Almanya'da seks ve gece hayatı gibi kavramlarla özdeşleşmiş durumda. Yaklaşık bir kilometre uzunluğundaki Reeperbahn Caddesi için “Almanya’nın en günahkâr kilometresi“ tanımlaması de yapılıyor. Tabii yine aynı cadde üzerinde Almanya’nın en büyük tiyatro salonları ve müzikhollerinin bulunduğunu da belirtmekte yarar var. Ayrıca pek çok tiyatro oyununa, filme ve şarkıya ilham kaynağı olan Almanya’nın en ünlü karakolu “Davidwache“ ile onun hemen karşı çaprazında yer alan ülkenin en ünlü genelevlerinden biri de yine St. Pauli'de bulunuyor. Ayrıca Reeperbahn Caddesi boyunca başta dönerci büfeleri olmak üzere çok sayıda Türk dükkânına da rastlamak mümkün.

Hep destek, tam destek

1910 yılında kurulan ve bu sene 100’üncü yılını kutlayan St. Pauli Futbol Kulübü’nün kayda değer hiçbir büyük başarısı bulunmamasına rağmen, kahverengi - beyaz formaya gönül veren onbinlerce taraftarı “Hep destek, tam destek“ parolasıyla takımı hiçbir zaman yalnız bırakmıyor.

Zaman zaman Alman Birinci Futbol Ligi Bundesliga’ya kadar yükselme başarısı gösteren ancak “asansör takım“ olmaktan öteye gidemeyen FC St. Pauli son olarak 2001/2002 sezonunda Bundesliga'da mücadele etti. Söz konusu sezon öncesi 10 bin kombine biletin tümünün sadece 27 dakika gibi kısa bir zamanda tükenmesi, bugün bile hâlâ kırılması güç bir rekor olarak kayıtlara geçmiş durumda.

FC St. Pauli - FC Union Berlin
St. Pauli maçlarını mütevazı Millerntor stadında oynuyor.Fotoğraf: picture-alliance / dpa

Lüks, delikanlıyı bozar!

Basit ama mert insanlardır St. Pauli ahâlisi. Çoğu ya gemicidir, ya işçi ya da küçük esnaf. Hamburg’un zengin tüccar tabakasına âdeta nazire yaparcasına yalın bir hayat yaşarlar öteden beri. İşte stadyumlarının ve takımlarının da bu yalın ama nev-i şahsına münhasır yaşam tarzını yansıtmasını bekler St. Paulililer. 1963'de hizmete giren 19 bin 500 seyirci kapasiteli harap haldeki bir stadyum olan Millerntor Stadı, taraftarların ve kulübün gözbebeği. Ama gidip görenler hayal kırıklığına uğrayabilirler. Çünkü karşılarına, kent merkezine hapsolmuş bir inşaat çıkacaktır.

Stad son dört yılda kademeli olarak hem genişletiyor, hem de aslına uygun olarak restore ediliyor. “Restore ediliyor“ diyoruz, çünkü St. Pauli taraftarı için Millerntor âdeta kutsal bir “futbol mâbedi“ konumunda ve öyle de kalmalı: “Öyle alttan ısıtmalı koltuklar, dört dörtlük lüks tribünler falan delikanlı St. Paulilileri bozar!“ diye düşünüyor taraftar.

Çalışmalar bittiğinde stadın kapasitesinin 27 bin 500’e yükseltilmesi hedefleniyor. Eğer herşey planlandığı gibi giderse bu sezon kapasite 25 bine çıkacak. Hatta özel localar bile projeye entegre edilmiş. Stad projesinin iki, en fazla üç yıl içinde bitirilmesi hedefleniyor. Ama sonuçta ortaya ihtişamlı bir stadın çıkmayacağını ve Millerntor Stadı’nın, St. Pauli semtinin karakteristik özelliğini yansıtmaya devam edeceğini söyleyebiliriz.

DFB-Pokal Halbfinale FC St. Pauli - FC Bayern München
St. Pauli ateşli bir taraftar topluluğuna sahip.Fotoğraf: picture-alliance / dpa

ABD ve Hindistan’da bile taraftarı var

Her maça AC/DC’nin “Hells Bells“ parçasıyla çıkan, stadın her köşesini kaplayan kahverengi zemin üzerindeki kurukafa resimleriyle rakiplerini ürküten St. Pauli fenomeni çoktan kent, hatta ülke sınırlarını aştı. Sadece Almanya’da 19 milyon sempatizanı olan kulüp, pek çok futbolsever için, tuttuğu asıl takımdan sonra gönlündeki “ikinci takım“ olmayı başarmış. İsveç’ten İsviçre’ye, hatta ABD’den Hindistan’a kadar dünyanın pek çok ülkesinde taraftar dernekleri olan St. Pauli, buna rağmen yine de Alman futbolunun “garibanları“ arasında.

Zaman zaman iflasın eşiğine gelen kulüp, son olarak 2003 yılında bölgesel lige düştüğünde kapanmaktan son anda kurtuldu. Devreye giren Bayern Münih, St. Pauli ile oynadığı özel maçın gelirlerini tamamen bu kulübe bıraktı, ayrıca başlatılan “FC St. Pauli’yi kurtarın“ kampanyasına yaptığı doğrudan ve dolaylı katkılarla 2 milyon euroluk borcun kapanmasına önayak oldu. Aynı kentteki “zengin ağabeyi“ ise “fakir kardeşinin“ düştüğü bu durumu pek fazla umursamadı. Böylece St. Pauli ve Hamburger SV takımları arasındaki ezeli rekabetin aynı zamanda ebedi dostluğa dönüşme fırsatı da kaçırılmış oldu.

Corny Littmann
Kulübün zor günleri atlatıp yeniden Bundesliga’ya yükselmesinde eski başkan Corny Littmann’ın payı çok büyük oldu.Fotoğraf: picture alliance / dpa

Eski başkanın emeği çok

Kulübün zor günleri atlatıp yeniden Bundesliga’ya yükselmesinde eski başkan Corny Littmann’ın payı çok büyük oldu. Tiyatrocu ve işadamı kimliğinin yanı sıra Almanya’nın en ünlü eşcinsellerinden biri olan Littmann, âdeta dibe çökmüş durumda devraldığı kulübü yedi yıl içinde yeniden canlandırmayı başardı. Littmann, kulübün Bundesliga’ya yükselmesinin ardından artık misyonunu tamamladığını belirterek görevinden istifa etti. Taraftar derneğinin başkanlığını sürdüren Littmann, bayrağı 44 yaşındaki Stefan Orth’a devretti.

Takımın sadece başkanı değil antrenörü de çok genç bir isim: Henüz 41 yaşında olan Holger Stanislawski, takımı dört yıl önce devraldı. Kulübün eski futbolcularından olan Stanislawski’nin kariyeri de oldukça sıra dışı. Aktif futbolculuğunun ardından masörlük yapan, daha sonra St. Pauli’nin başkan yardımcılığı ve sportif direktörlüğüne getirilen genç futbol adamı, 2006 yılındaysa bu kez teknik direktörlük koltuğuna oturdu.

FC St. Pauli Trikot Gerald Asamoah
St. Pauli'nin bu sezonki en dikkat çeken transferi Schalke'den gelen Gerald Asamoah oldu.Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Hedef kümede kalmak

Mütevazi bir bütçeye sahip olan St. Pauli, elindeki tüm nakit kaynakları stad projesine akıttığı için kadrosunu çok sansasyonel isimlerle takviye edemedi. İkinci ligde başarılı olan iskeleti muhafaza eden kulüp, yine de sezonun en ilginç transferlerinden birine imza atarak Schalke’den Gerald Asamoah’ı kadrosuna katmayı başardı. Tabii bu transfer için Schalke’ye herhangi bir bonservesi bedeli ödenmediğini belirtmeye sanırız gerek yok! Sezon öncesi hazırlık kampında sakatlanan Asamoah, ligin ilk maçlarında takımını yalnız bırakmak zorunda kalacak.

Fußball FC St. Pauli - FC Augsburg April 2010
St. Pauli'nin güvendiği isimlerden biri de Türk kökenli Deniz Naki.Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Yine Schalke'den gelen ve bir sezon kiralık olarak St. Pauli’de forma giyecek olan Zambrano, orta sahanın beyni Takyi, golcüler Ebbers ve Hennings ve kaptan Morena’nın dışında takımın en dikkat çeken oyuncularından biri de Türk kökenli Deniz Naki. 1989 doğumlu olan ve Almanya adına U19, U20 ve U21 milli takımlarında başarıyla forma giyen Deniz Naki, Türk basınına yansıyan ifadelerinde hayalinin ay-yıldızlı milli formayı giymek olduğunu, TFF’nin ilgi göstermesi durumunda A takımlar düzeyinde Türkiye’yi tercih edebileceğini belirtti. Nitekim Alman basını Türkiye'nin Deniz Naki'yi ikna etmek için uğraştığını yazdı. Bild gazetesi bu gelişmeyi geçtiğimiz aylarda “Türkiye ile Almanya bu kez de Naki için kapışıyor“ başlığıyla verdi. Deniz’in bu sezon göstereceği performans, büyük ölçüde St. Pauli'nin akıbeti açısından da belirleyici olacaktır.

Gerek teknik heyet gerekse futbolcular 2010/2011 sezonuna dair hedeflerini iki basit unsura indirgemiş durumda: Eğlenceli futbol oynamak ve kümede kalmak! Elbette St. Pauli’nin işi kolay olmayacak. Özellikle kümede kalma mücadelesinin de en az şampiyonluk yarışı kadar çetin geçtiği Bundesliga’da tutunmak son derece zor. Ama milyonlarca futbolseverin ortak dileği, bu “sıradışı“ takımın ligde kalmayı başarması ve Bundesliga’ya önümüzdeki yıllarda da renk katmaya devam etmesi. St. Pauli daha lig başlamadan bir konuda şampiyonluğu çoktan kazandı bile: Moda tasarımcıları, ligdeki 18 takımın yeni sezon formalarını inceledi ve St. Pauli’nin parlak kahverengi forması, Bundesilga’nın en güzel forması seçildi.

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Murat Çelikkafa

Editör: Ufuk Çakır