1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2511 Vergewaltigungsopfer Europa

25 Kasım 2009

Tecavüze uğrayan kadın veya çocuklar, bu acı deneyimin izlerini genellikle hayatları boyunca taşıyor. Paris'te düzenlenen bir toplantıda cinsel şiddete maruz kalanların durumu ve olası terapi yöntemleri tartışıldı.

https://p.dw.com/p/KeWy
Fotoğraf: PA/dpa

Paris’in güneyinde hekimlik yapan ve aynı zamanda “Tecavüze Kolektif Karşıtlık” adlı kadın hakları derneğinin başkanlığını yürüten Emmanuell Piet, tecavüz kurbanlarının bu çirkin olayın yol açtığı uzun süreli sorunlarla da baş etmek durumunda kaldığını belirtiyor. Piet, bu tespitin hekimlik yaptığı bölgede yapılan bir araştırmanın sonuçlarıyla da örtüştüğünü anlatıyor. Araştırma kapsamında kadın ve genç kızlara şimdiye kadar şiddete maruz kalıp kalmadıkları sorularak, sağlık durumları da analiz edilmiş. Piet sonucun tüyler ürpertici olduğunu kaydediyor:

Irak Vergewaltigung Bagdad
Fotoğraf: AP

“Araştırmanın sonuçlarından biri de şu: 16 yaşından önce defalarca cinsel ve fiziksel şiddete maruz kalan bir kişi, böyle bir şiddetle karşılaşmamış birine kıyasla üç kat daha fazla kronik hastalıklara yakalanıyor. Şiddet kurbanlarının grubunda intihara teşebbüs edenlerin oranı yüzde 34 civarında. Toplumun diğer kesimlerindeki intihar girişimleri ise yüzde altı dolayında. Şiddet gören her iki kişiden biri, ağır depresyon geçiriyor. Kısacası: Tecavüz gibi şiddet olayları, genel sağlık durumuna oldukça olumsuz etki ediyor.”

"Travmayı atlatamıyorlar"

Emmenuel Piet, hem faaliyet gösterdiği kadın hakları derneğinde hem de çalıştığı muayenehanede sık sık tecavüz vakalarıyla karşılaştığını belirtiyor. Piet, tecavüz kurbanlarının çoğunun post travmatik rahatsızlardan mustarip olduğunu, bunun da yaşanan travmatik bir deneyimin etkisinden kurtulamama anlamına geldiğini anlatıyor:

“Tecavüze uğrayan kadınların yüzde 80’i, post travmatik rahatsızlıklar yaşıyor. Bunun, kesinlikle terapi çevrelerince hesaba katılması gerekiyor. Bu, terapistin yardım isteyen kadına doğru tedaviyi uygulayabilmesi için şart.”

Yeni tedavi yöntemleri geliştiriliyor

Amerikalı psikolog Edna Fao’ya göre ise tecavüze uğramış her dört kadından üçü tecavüz sonrasında oluşan psikolojik sorunları büyük ölçüde atlatabiliyor. Ancak psikolog, her dört tecavüz kurbanından birinin post travmatik rahatsızlıklardan kurtulamadığını belirtiyor. Fao bu hastalık için de bir tedavi geliştirdiğini, bu tedavi şeklinin Hollanda ve Kuzey Avrupa ülkelerinin bir kısmında da uygulandığını anlatıyor:

Symbolbild für Vergewaltigung

“Tecavüze uğrayan kadınların bir çıkış yolu bulamamasının nedeni şu: Bu dramatik vakayı düşünmemeye çalışıyorlar, çünkü bu çok acı veriyor. Bu nedenle, onlara o anı çağrıştırabilecek her tür düşünceyi akıllarından çıkarıyorlar. Ayrıca, tecavüz anını hatırlatan yerlerde bulunmaktan da kaçınıyorlar. Acıdan çıldırmaktan ya da yeniden o acının etkisi altına girmekten korkuyorlar. Bu yüzden giderek artan oranda hayatlarını kısıtlıyorlar.”

Tedavi çerçevesinde bu hastalar yaşadıkları bu kötü deneyim anına geri dönmeleri ve anılarını tazelemeleri için cesaretlendiriliyor. Psikolog Edna Fao, “Onlardan, sürekli olarak tecavüz anını anlatmaları isteniyor. Kendilerine kulak verdiklerinde ise günün birinde ‘Bu feci deneyim geçmişte kaldı. Bu çok kötüydü, ama geçti’ şeklinde bir tespitte bulunuyorlar. Biz onları, tecavüz anını yeniden yaşatacak yerlere götürüyor, onların o durumun içine yeniden girmesini sağlıyoruz. Bunun amacı, kadınların bu tür yerlerin kendileri için artık bir tehlike teşkil etmediğini anlamalarını sağlamak.” diyor.

İsveç örneği

Kadın hakları deyince akla ilk gelen ülkelerden olan İsveç'teyse tecavüz kurbanlarına ayrı bir önem veriliyor. Örneğin İsveç'te, tecavüz sonucu oluşan rahatsızlıkların tedavisi, toplumun genel sağlık sorunları çerçevesinde değerlendiriliyor ve bu vakaların yaşadığı sorunlar “gerçek bir hastalık” olarak kabul ediliyor. İsveç'te yıllar önce tecavüz kurbanları için bir sığınma evi kuran Terapist Eva Hadlund, ülkede tecavüz vakalarının ele alınış biçimiyle ilgili şunları söylüyor:

“2005 yılında İsveç'te tecavüz suçuyla ilgili ceza yasasını sertleştirdik. Bu yasayla, herkesin cinsel dokunulmazlık hakkı korunuyor. O dönemden beri, cinsel ilişki taraflardan birine bu esnada şiddet ya da baskı uygulanmasa da tecavüz kapsamında ele alınabiliyor. Örneğin mağdurun güçsüz, sarhoş ya da uyuyor olduğu durumlarda bu böyle. Ya da engelliyse. Bu yasayla birlikte, tecavüz konusunda yapılan şikâyet başvuruları da arttı.”

© Deutsche Welle Türkçe

Suzanne Krause / Çeviri: Meltem Karagöz

Editör: Ayhan Şimşek