1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İklim için dev zirve

22 Eylül 2009

Son yıllarda birçok doğal felaketin sorumlusu olarak görülen küresel ısınmanın önüne geçebilmek için yaklaşık 100 devlet ve hükümet başkanı New York’ta buluştu. BM Genel Sekreteri Ban, etkileyici bir konuşma yaptı.

https://p.dw.com/p/JmNA
Fotoğraf: AP

Konferansın açılışında konuşan BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, liderlere çağrıda bulunarak, yılsonunda yeni bir iklim antlaşmasının imzalanabilmesi için harekete geçmelerini istedi. Ban, “Eğer yılsonunda Kopenhag’da bir anlaşmayı imzalayamazsak, bu ahlaki olarak mazur görülemez, ekonomik açıdan dar görüşlü ve siyasi olarak da akılsızca bir hareket olacattır” dedi. BM Genel Sekreteri liderlere hitaben yaptığı konuşmada “Gelecek nesillerin kaderi ve bugün yaşamakta olan milyarlarca insanın umudu yalnızca size bağlı” ifadelerini kullandı.

Zirve neden önemli?

UN Vollversammlung in New York eröffnet
Fotoğraf: AP
Küresel ısınmanın önüne geçebilmeyi amaçlayan Uluslararası İklim Konferansı, önümüzdeki Aralık ayında Danimarka’nın başkenti Kopenhag’ta düzenlenecek. Bu önemli toplantının en büyük hedefi uluslararası alanda yeni bir iklim antlaşmasını hayata geçirmek. Ancak zirveye yalnızca birkaç ay kala bir çok konuda anlaşmazlığın sürmesi, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’u harekete geçirdi. Ban, bugün New York'ta toplanan BM İklim Değişikliği Zirvesi’nde görüşmelere yeni bir ivme katmayı amaçlıyor.

İki önemli engel

BM Çevre Programı Yöneticisi Achim Steiner, iklim müzakerelerinde tıkanıklığa neden olan iki konuşu şöyle özetledi:

“İklim Antlaşması’nı noktalayabilmek için halletmemiz gereken ve BM Genel Sekreteri’nin de bu konuda çağrı yaptığı iki önemli engel bulunuyor. Birincisi, sanayi ülkelerinin (zehirli gaz) emisyonlarının azaltılması konusunda nasıl öncü bir rol oynayacağı. İkincisi, kalkınmakta olan ülkelerin de kendi başlarına hareket etmemeleri, aksine uluslararası ortaklıklara girmeleri konusunda onlara cazip gelecek, inandırıcı ve yeterli finans kaynakları oluşturmak. Esas olarak bu iki konu görüşmelerin yavaş ilerlemesine sebep oluyor.”

En zorlu konu finans

Şu sıralarda, küresel ısınmanın “en fazla iki derecede” durdurulması gibi uzun vadeli hedeflerde genel olarak görüş birliği bulunuyor. Ancak BM’e bağlı İklim Sekretaryası Başkanı Yvo de Boer, bu konularda görüş birliği içinde olunmasının Kopenhag’ta imzalanacak antlaşma için yeterli olmayacağı görüşünü savunuyor:

“Küresel ısınmayı iki derecede sınırlandırmayı başarsak bile iklim değişikliğinin feci sonuçlarını yaşamak zorunda kalacağız. Sadece karbondiyoksit emisyonlarını azaltmakla yetinmemeliyiz, dünyanın yoksul ülkelerinin de iklim değişiklikleriyle başa çıkabilmeleri için onlara destek olmak gerekiyor. O nedenle Kopenhag’ta sadece bu iki derece meselesi değil, finans taahhütleri de önem kazanıyor.”

Tam da bu nokta sorun çıktığı belirtiliyor. Sanayi ülkeleri kalkınmakta olan ülkelere finans yardımı yapma konusunda taahhütte bulunmak istemiyorlar.

Öte yandan sanayi ülkeleri kendi emisyonlarını azaltma hedefine yaklaşıyorlar. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy de, Almanya Başbakanı Angela Merkel da, karbondiyoksit emisyonlarını 2050 yılına kadar yüzde 80 oranında azaltma hedefini bugünden önlerine koymuş durumdalar. ABD Başkanı Barack Obama da bu hedefi benimsiyor. Ancak diğer önemli nokta, 2020 yılına olan kadar kısa vadeli hedefler.

İş çevreleri, yatırımları için belirgin şartların oluşturulmasını, bunun için de ülkelerin taahhütte bulunmaları gerektiğini söylüyorlar. Bu nedenle 500’den fazla holding, Kopenhag’taki İklim Zirvesi için güvenilir bir anlaşma sağlanmasını talep ediyorlar.

BM umutsuz değil

BM Çevre Programı Yöneticisi Achim Steiner tüm bu sorunlar ışığında şunları söylüyor:

“Sorunlar çözülebilir mi? Kesinlikle evet diye düşünüyorum. Peki bizler bu sorunları çözebilecek durumda mıyız? Tüm dünya haklı gerekçelerle iklim konusunda endişeli. Ancak ilk adımı atmak ve Kopenhag’ta iklim konusunda anlaşmaya varabilmek için siyasi cesaret, siyasi önderlik ve sorunu çözmeye hazır olma iradesinin bulunmadığını görüyoruz.”

DW/AFP, ÇA/AŞ